kaplumbağanın ev arkadaşı olamaz anladım....
28 Eylül 2013 Cumartesi
İsterdim Zengin Olayım;
Başlıktan da anlaşıldığı gibi bugün cumartesi ve evdeyim. Yuh amk nasıl anlayacaksınız bunu bu başlıktan di mi. Saçmalık.
Esnaf adamım kardeşim twitter daki taci kalkavan gibi esnafım. Gerçi o da mekan reklamı almadığı aralıkta esnaf olabiliyor ya neyse; babylon da check in yapıp; dj oldum ben diyen esnaf mı olur amk. Ben bayağı bildiğin esnafım yani. Fırın var işte öyle ekmek, pide filan takılıyoruz.
Evet oldum; mühendis de oldum ama geçici süreliğine( ki bu geçici süre bir firma hayatının hatasını yaparak beni işe alacağı zamanla son bulacak) esnaf olmak durumundayım. Neden biliyor musunuz, sırf 5 ay 5 gün anam ağlamadı diye. Yani askerlik yapmadım diye. Bütün kallavi şirketler askere gitmeyen adamdan çalışan olmaz mantığıyla hareketen; ki bence gerekeni yapıyorlar, davrandıkları için benden haliyle onlara çalışan olmuyor, daha ziyade babama emir eri oluyor. Babanın kazancı, coca cola nın kaybı dediğinizi duyar gibiyim; yapmayın beni şımartıyorsunuz.
Aslında kariyer hedefim esnaf olmak değil tabi, 5 senelik kalkınma planım içerisinde takım elbise ciddiyetinde bir iş bulup çalışmak var ama iş aramak çok yoruyor adamı. Buradan isim vererek rencide etmek istemediğim kurumlar var demeyi çok isterdim ama kariyer.net beni çok iplemez tahminim.
Arkadaşım, güzel kardeşim hadi şirket yaptı bir gerizekalılık, ama sen o şirkete uyup da o şirketin genel müdür ilanını kendi sitende yayınlarsan kusura bakma ama ben senle en hafif tabirle taşak geçerim. Boru mu lan bu, adamlar genel müdür arıyor amk. Hem de internet üstünden. Haliyle akıllara bu adamlar bu sektöre dün mü girdi sorusu geliyor. Adam koca şirketi emanet edecek, ki emanet edeceğin adamın kariyer net hesabının şifresini unutmuş olması gerekiyor ki kendisine sektörde yer edinebilmiş ve bir şirketi yönetebilecek kapasiteyi kazanmış olsun. Neyse hadi bu örnek bir elin parmağını geçmez;
O senin buram buram sonu fakirlik kokan ilanlarını ben anlamam mı sanıyorsun. Junior dealer ilanının nasıl bir sefalet barındırdığını ben anlamadım sanki amk. Bir de soru soruyorlar maaş beklentiniz nedir diye. Günde bir gazoz, 2 bonibon amk. Zaten anca onu verecen ilandan belli. Hayır ben de demiyorum zaten direk genel müdür pozisyonundan 15000 lira maaşla başlayayım diye ama el insaf yani. 1500+yemek+sigorta ya abi sokayım sigortana, yapmayaydın amk bari.
Ya neyse atar yaptık filan ama işin sonunda tabi biz de 2500 civarı bir maaşa amuda kalkacak nesiliz. Atara gerek yok, bu sebeplen tüm kapitalist alemin ellerinden, CEO büyüklerimin götlerinden öperim.
5 Şubat 2013 Salı
Biznıs vörld
Dostlar, Romalılar, en sevgili, en değerli kardeşlerim, abilerim ablalarım; şimdi bir kere bu az sayıda okuyucumdan biri olduğunuz için yaptığım yalakalıktı; yoksa belli bir kısmınızı hiç tanımıyorum, bazı kısımları tanımamazdan geliyorum ve bazı kısımlara da yavşakça bir abi, kardeş, dayı, hala, teyze muamelesi yapıyorum ki bunun nedenini henüz ben de anlayabilmiş değilim.
Yorgunum kardeşim, yorgun; hayat yordu beni diyen bilge adam tribine girecek değilim; biznıs(yani iş demek) dünyasına girdiğimden beri sistemin çarkları beni yordu valla. Hiç zannetmeyin ki çalışmaktan yoruldum, 7 ye çeyrek kala alarm kurmaktan yoruldum sadece, benim şimdi ne güzel 10 numara 55555 yıldız bi hayatım vardı; istediğim saatte kalkar kendi kendimin müdürü tadında takılırdım ki, daha önceki iş tecrübemi düşündüğüm zaman; işe 10 da giden, haftada 1 gün çalışan ya da hiç çalışmayan, işe kot pantolon t-shirt hatta bazen çıplak ilgilenen bir adamdım ki, işe gitmeyip evden çalışma lüksü güzel bi şeydir sanırım. İşimle ilgili çok da bi sıkıntı yok aslında her çaylağa davranıldığı gibi davranılıyorum; sen hele bi çekil yeğenim diyecekler utanmasalar ama yine de işin hakkını verme gibi bir gayretim var. Ama bazen insanı illallah ettiren bazı yönleri de yok değil aslında yaptığım işin; ki bazen çok deli coşabiliyorum; ağzımdan salyalar çıkarak küfür etme isteği peydah oluyor. "Kurumsal" öneki firmaya sadece görev tanımlarında belirsizlik katmaya yarıyor onu anladım. Şirkette ne iş yaptığını kendisinin bile bilmediğini tahmin ettiğim insanlar var ki en fenası onlar galiba. Çünkü bu kimseler belli bir işleri olmamakla beraber kendilerini herşeyden sorumlu tuttukları için her bokun içindeler afedersin. Her lafa dalıyorlar, çalışan adamın ofisine girip de oradaki insanları lafa tutup işinden alıkoyuyorlar. Yapsana bunu sıkıyorsa "özbizim ltd" de. Adama öyle hızlı vururlar ki kapıdan çıkmana gerek kalmaz yemin ediyorum. Kurumsal şirketlerde imza yetkisi diye bir şey var ve bu her kimdeyse ona öyle bi ilahi güç verdiğini zannediyor ki...
Kapıyı çaldım, gayet beyefendi en kibar halimle girebilir miyim diyorum; suratta bir hasiktir ne geldi yine tipini ittiğim ifadesiyle bana bakan bir çift göz, gel diyor, geliyorum; ben söz dinlerim yani, faturaların imzalanması gerekiyor ki zaten benim gibi yeni yetme biri tarafından imzalanması devleti kesmiyor illa sektörün önde gelenleri tarafından imzalanması isteniyor. Tam içeri girdiğim anda "Ya yine mi imza için geldin diyor" sanki imzalı fotoğraf istedim anasını satayım. Hayranıyım imzanın ondan geldim, müptela oldum imzana. "Tamam bırak şöyle" derse sıçtın. artık gün içinde ne ara paşa gönlü ister de imzalar, orasını Allah bilir yani. Bu imza meselesi çok kötü bir şey aslında; bir anda yeni yetme işe yeni girmiş; kurumsal kimliğe gönül bağıyla bağlanmış bir birey olan seni en sevilmeyen adam yapabilir, seni sevmeyen insanların da senin terfinde zammında sözü geçtiği için babalara gelebilirsin. Hayır yani üniversitede kapının altından filan atsan da olur ama bu koyduğum çarkının en pis özelliklerinden birisi de çalıştığın her yerde kameralar olması. BBG evi gibi anasını satayım, korkuyorum kameralardan, çocukluktan beri alışkın değiliz en fazla 5 kişilik bi kalabalığa pipimizi gösterme durumuydu dikkatle izlenmeye alışık olmamız.
Mülakatlar, görüşmeler filan böyle Nasa ya giriyormuşsun izlenimini de verse de her çalışan ilk hafta o fotokopi makinasının başında gözüne far tutulmuş tavşan gibi kalacak bundan eminim. Neyse şimdilik bu kadar olsun, en derin sevgi, saygı ve artık elbetteki yalakalıklarımla.
Not: Velev ki müdürlerimden imza yetkili şahıslardan biri okur diye not düşeyim dedim; konunun sizinle hiç bir alakası yok yeminle, valla bak; işimi seviyorum, lütfen beni kovacaksanız bile güvenlik yoluyla kovmayın, ben zaten geldiğim gibi dönünce eve dönmüş olurum, yalakalıklar, saygılar....
26 Eylül 2012 Çarşamba
Taksim Etsene Evladım Pastayı...
Uzun bi aradan sonra geri dönmenin en zor yanı tezahürat edecek bir kitleye sahip olamamak galiba benim için; kimse de demiyor ki arkadaş yok mu bu blogun sahibi filan diye, neyse çok da sallamamışsınız zaten yokluğumu anladığım kadarıyla....
Başlıktan da anlaşılmadığı üzere konu Taksim, insanlığın en büyük çilesi midir bilemem ama benim İstanbul adına en büyük çilemdir Taksim... Cumartesi akşamı 4 ve fazlası grupların aklına ilk gelen mekan Taksim olduğu için, yumaklar halinde dolaşan insanlar mekanı olarak Taksim dikkat çekiyor maalesef. Sevmiyorsan gitme lan ağuna goduğum dediğinizi duyar gibiyim. Bak yine gaza geldim durduk yere sanki çok okuyan varmış gibi...Zaten severek gittiğim bi yer değil kardeşlerim, Romalılar güzel insanlar. Mecburiyetin dozu duruma göre değişiyor tabi, kız arkadaşı olan, eğlenme anlayışı bana yakın adamlar için işkence tadında bi yer taksim, gelgelelim; gelgelelim ne demek lan sanki al ver yapıyoruz futbolda, neyse bak yine dağıldım ayaküstü... Heh Taksim, bak şimdi abi Küçük Beyoğlu diye bir yer var, hani böyle içkinin su gibi aktığı, çılgın partilerin olduğu bir mekan olarak lanse edilse de aslında o kadar da çılgın partilere ev sahipliği yapmıyor, daha ziyade çılgın kalabalıklara ev sahipliği yapıyor, adam sokakta içiyor, ki gayet normal Taksim burası, Sin City nin yandan yemişi; ama içki içmekle kalmıyor bana filan da içiriyor götveren, üstüne bira dökülen mi ararsın, şarap lekesi çıkar mı diye soranı mı ararsın, beyler pogo yapsak da 2 bir ellesek mi diyen ararsın, yani sonuç olarak Küçük Beyoğlu hakikaten küçük... İbneler ev tutacakları zaman 1+1 evde benim içim daralır, daha ferah olsun 2+1, 90 m2 den aşağısı kurtarmaz diyen tipler, Beyoğlu sanki babalarının malıymış gibi insan üstüne insan koyulan yerlerde öyle eğleniyorlar ki, bi de Küçük Beyoğlu candır görsen para alıyorlar üste zannedersin...
Mekanların önünde kuyruklar oluşuyor, sanki içerisi boş da anasını satayım bayağı da adam var kapının önünde, kamyonla adam yığmış zannedersin biri, kavgaya gitsen o kadar destekçi bulamazsın vesaire vesaire... Kavga çıkaran mı ararsın, kavga arayan mı ararsın, kafayı bulup eski sevgilisini arayan mı ararsın, kafayı bulup seni eski sevgilisi sanan mı ararsın var da var... En çok marjinallere hastayım da inşallah onlar da bana hasta değillerdir; gey, lezbiyen, biseksüel gruplarının marjinal olma çabaları en çok Taksim de ortaya çıkar ki çok fenadır çok...
Gecenin 4-5 i de iyi adam saati değildir Taksim de eğer eğlenceniz(ki kalabalıktan eğlenebilseydiniz) o saatlerde bittiyse durum çok fena, millet artık küpü geçip fabrikasıyla içtiği için, adamlar önümüze gelene bin tekme tadında, adam dönercinin elinden döner bıçağını alıp meydanda Usain Bolt a rakip olacak düzeyde koşuyor, ama ne koşmak, adama koşarken kask attılar, adam yıkılmayan adam tadında elinde döner bıçağıyla koşuyor, sonra önümden yıldırım hızıyla elinde döner bıçağı olmadan ters yöne koştu, adam hakikaten efsaneydi...
Neyse siz siz olun Taksim hakkında söylenen; abi çok eğlendik öyle böyle eğlenmedik denen Taksim gecelerine inanmayın, zira Taksim de çok eğlence yoktur, çılgın kalabalıklar vardır....
20 Mart 2012 Salı
Sen de Mi Partiden Sıkıldın?(-de ayrı)
Madem sıkıldık neden sevişmiyoruz? Yok ya, zaten her sıkıldığımızda sevişiriz biz, geleneğimizdir...Bir nevi ata sporu da diyebiliriz, dedem de sevişirmiş benim...
Suşi sever misin? Yok ben suçu severim, özellikle de gizlenilebilir olanını... Adam gibi tanışma cümleleri de eskide kaldı... Konuşma teklif edilen dönemdem günümüzün kimilerine göre ayakta sevişilen toplumuna gelene kadar kurulan tanışma cümleleri beni benden alıyor... Mevzu bahis olan tanışma cümlelerinin hepsi düşünüldüğünde yaratıcılık sınır tanımıyor... Sizi bir yerden tanıyor muyum? Gözüm seni bir yerden ısırıyor mu? Bingöl de bulunmuş muydun? Abi, güzel abim; kızın askerlik yaptığına inanmıyorsan saçma soru, tutmaz yani....Bingöl öyle alalede gidilecek bir yer değil ki, sebepli gidilen yerlerden sor sen de ablaya hep çalışmadığı yerlerden soruyorsun,... Ha bir de şey var sen Venedik diyorsun yeterince denedik gidemedik diyen de çıkıyor...
Sevgilinin telefon görüşmeleri derin bir sessizlikle kesilip manasız sesler çıkmaya başladığında, Gsm şirketi avuçları ovuşturmaya başlıyor abi... Sen kapa, ben kapayım kavgasından ayrılan sevgililerin varlığı yalan değil... Sen kapa ben kapayım, yok abim kapasın; kapa lan kapa, altı üstü no ya basıcan; meselenin büyüğü bir tarafın önceden kapattığında çıkıyor zaten... O konu telefon kapatmadan sıkılmaya, sıkılmadan, ilişki heyecanına, oradan geçen hafta senin başka bir kızı kesişine kadar gidiyor, sevaba gireyim derken, günahtan yalan ayrılık yaşıyorsun...
Sıkıldım yazmaktan, klavyem bozuk zaten, öperim...
Suşi sever misin? Yok ben suçu severim, özellikle de gizlenilebilir olanını... Adam gibi tanışma cümleleri de eskide kaldı... Konuşma teklif edilen dönemdem günümüzün kimilerine göre ayakta sevişilen toplumuna gelene kadar kurulan tanışma cümleleri beni benden alıyor... Mevzu bahis olan tanışma cümlelerinin hepsi düşünüldüğünde yaratıcılık sınır tanımıyor... Sizi bir yerden tanıyor muyum? Gözüm seni bir yerden ısırıyor mu? Bingöl de bulunmuş muydun? Abi, güzel abim; kızın askerlik yaptığına inanmıyorsan saçma soru, tutmaz yani....Bingöl öyle alalede gidilecek bir yer değil ki, sebepli gidilen yerlerden sor sen de ablaya hep çalışmadığı yerlerden soruyorsun,... Ha bir de şey var sen Venedik diyorsun yeterince denedik gidemedik diyen de çıkıyor...
Sevgilinin telefon görüşmeleri derin bir sessizlikle kesilip manasız sesler çıkmaya başladığında, Gsm şirketi avuçları ovuşturmaya başlıyor abi... Sen kapa, ben kapayım kavgasından ayrılan sevgililerin varlığı yalan değil... Sen kapa ben kapayım, yok abim kapasın; kapa lan kapa, altı üstü no ya basıcan; meselenin büyüğü bir tarafın önceden kapattığında çıkıyor zaten... O konu telefon kapatmadan sıkılmaya, sıkılmadan, ilişki heyecanına, oradan geçen hafta senin başka bir kızı kesişine kadar gidiyor, sevaba gireyim derken, günahtan yalan ayrılık yaşıyorsun...
Sıkıldım yazmaktan, klavyem bozuk zaten, öperim...
21 Şubat 2012 Salı
İlişkilere Dair
Başlığa bak, oha lan artık oha, yemin ediyorum internette size böyle bilmem kaç bin tane yazı bulurum(bu dahil). La dangalak; bir, senden mi öğrenicem ilişkileri; iki, sen bi tane kaşarın birinden atılabilecek 152637 tane kazıktan birini yedin diye ilişki uzmanı mı oldun? Evet başlığın ilgi çekmesi önemli ama; o başlık senin oüç kuruşluk bilgini ahkam kesme düzeyinde bize satma çabana yardakçılık ediyorsa, ben sıçarım öyle başlığa afedersin....
Bi kere şimdi şunu kabul edelim abi; hiç bir hikaye birbirinin aynı olamaz. Hiç bir insanın birbirinin aynı olamayacağı gibi; o yüzden senin o eksper tavırların tamamen kişisel tecrübenle sabittir. "Geçen yılmaz hocalarla lokalde oturuyoruz" tadında bir anıdır benim için. En çok Tuna Kiremitçi' ye fitim, gözlüğünü sevdiğim, yaz baba yaz, yaz Allah yaz, romantik adam baba belli o tiple iyi ilişkileri olmuştur eminim, ama yani neden böyle, fiziğe hakim einstein tadındasın ki be adam. Bana kadınların formülünü, ya da bi ilişkinin dinamiğini söyle bakayım. "ilişkinin temeli karşılıklı saygıdır"; siktir oradan lan. Bana göre akşam çöpü kim çıkaracak tartışmasının gittiği noktadır lan, hayret bi şey. Doğu Anadolu daki amcalara göre de çocuk sayısıdır. Yani örnekler uzatılabilir. Kız arkadaşınız size şöyle dediğinde şöyle yapın. Bi daha hasiktir. Evet farkındayım tekrara düşüyorum; fuck off da diyebiiriz, ama samimi değil. Şimdi benim kız arkadaşım(mecazi anlamda tabi) maç varken televizyonunun önüne geçtiğinde ben ona, hayatım sabirinin amına koyim sana bi şey olmasın demem, diyemem, dememeliyim. Ha Sabri ye yine koyarım ben orası ayrı, ama kız arkadaşım televizyonun önüne geçerse hareketim seninle aynı olmaz Tuna cım(lan ben de ne yavşak adamım iki dakkada tuna cıma döndü muhabbet).
Kazık yeme manasında da farklı bakmak lazım olaya, sen şimdi x ten kazık yedin diye; y neden göte geliyor anlamadım. Ben iyi niyetli insanlarla da tanıştım kötü niyetlilerle de,herkesi aynı kefeye koymak saçma, saçmalama o yüzden.
Ya yazıyı uzatacaktım da; köfte ekmek sipariş etmiştim, o geldi. Ben bi yumulayım. Köfte ekmek candır zira....
Bi kere şimdi şunu kabul edelim abi; hiç bir hikaye birbirinin aynı olamaz. Hiç bir insanın birbirinin aynı olamayacağı gibi; o yüzden senin o eksper tavırların tamamen kişisel tecrübenle sabittir. "Geçen yılmaz hocalarla lokalde oturuyoruz" tadında bir anıdır benim için. En çok Tuna Kiremitçi' ye fitim, gözlüğünü sevdiğim, yaz baba yaz, yaz Allah yaz, romantik adam baba belli o tiple iyi ilişkileri olmuştur eminim, ama yani neden böyle, fiziğe hakim einstein tadındasın ki be adam. Bana kadınların formülünü, ya da bi ilişkinin dinamiğini söyle bakayım. "ilişkinin temeli karşılıklı saygıdır"; siktir oradan lan. Bana göre akşam çöpü kim çıkaracak tartışmasının gittiği noktadır lan, hayret bi şey. Doğu Anadolu daki amcalara göre de çocuk sayısıdır. Yani örnekler uzatılabilir. Kız arkadaşınız size şöyle dediğinde şöyle yapın. Bi daha hasiktir. Evet farkındayım tekrara düşüyorum; fuck off da diyebiiriz, ama samimi değil. Şimdi benim kız arkadaşım(mecazi anlamda tabi) maç varken televizyonunun önüne geçtiğinde ben ona, hayatım sabirinin amına koyim sana bi şey olmasın demem, diyemem, dememeliyim. Ha Sabri ye yine koyarım ben orası ayrı, ama kız arkadaşım televizyonun önüne geçerse hareketim seninle aynı olmaz Tuna cım(lan ben de ne yavşak adamım iki dakkada tuna cıma döndü muhabbet).
Kazık yeme manasında da farklı bakmak lazım olaya, sen şimdi x ten kazık yedin diye; y neden göte geliyor anlamadım. Ben iyi niyetli insanlarla da tanıştım kötü niyetlilerle de,herkesi aynı kefeye koymak saçma, saçmalama o yüzden.
Ya yazıyı uzatacaktım da; köfte ekmek sipariş etmiştim, o geldi. Ben bi yumulayım. Köfte ekmek candır zira....
19 Şubat 2012 Pazar
sana seni anlatamam, gereksiz olur zira...
Sana seni anlatamam, intihar edersin. Ya hakikaten kendine nasıl katlandığını merak ettiğim adamlar var memlekette. Anlattıkça anlatıyor, indiana jones o kadar maceraperest, mecnun öyle aşık, casanova öyle çapkın, donald trump öyle zengin olmamıştır yani şu dünya da. Adam Adriana Lima yı götürdü götürecek o raddede. Radde ne demekse, aşama gibi bi şey herhalde, ağız alışkanlığı işte...
Lionel Messi kadar güzel futbol oynarken yaşadığı sakatlığı(artık nasıl sakatlıksa halı sahada it gibi koşuyor afedersin) futboldan ayıran mı dersin, lebron dan 3 gömlek üstün smaç basarken dizi kayan mı ararsın hepsi bizim memlekette, memleketi geç bizim mahallede, bu ne lan; genetik olarak spora çok meyilli bi yapım yok kabul ediyorum ama yani biz de kıyısından köşesinden spor yapan adamlarız.Her ne kadar mahalle maçı düzeyinden level atlayamasak da bizim de kendimize göre bi spor yaşamımız oldu. Ben hiç Messi'yi annesinin ezan okundu diye eve çağırdığını zannetmiyorum yani. Ama abi Maradona nın yavuklusu mübarek. Lafta tabi...
Mankenlik tekliflerine söyliycek lafım kalmıyor neredeyse, abla olmuş afedersin duba gibi, bütün bi aileyi boğulmaktan kurtarır ama zamanında ki o zaman ne zaman bilinmiyor mankenlik teklifleri gelmiş, adriana tıkamış tahminim önünü...
Benim hiç böyle bi yeteneğim, anım, şöhretin kıyısından dönmüşlüğüm yok, sadece bi kere lig tv kamerası çekmiş yanlışlıkla, o da sabriye söverken, sövmek diye spor dalı olsa kralı bendim ama bak kesin....
Neyse iyi sövüşler, sövmek güzeldir....
Lionel Messi kadar güzel futbol oynarken yaşadığı sakatlığı(artık nasıl sakatlıksa halı sahada it gibi koşuyor afedersin) futboldan ayıran mı dersin, lebron dan 3 gömlek üstün smaç basarken dizi kayan mı ararsın hepsi bizim memlekette, memleketi geç bizim mahallede, bu ne lan; genetik olarak spora çok meyilli bi yapım yok kabul ediyorum ama yani biz de kıyısından köşesinden spor yapan adamlarız.Her ne kadar mahalle maçı düzeyinden level atlayamasak da bizim de kendimize göre bi spor yaşamımız oldu. Ben hiç Messi'yi annesinin ezan okundu diye eve çağırdığını zannetmiyorum yani. Ama abi Maradona nın yavuklusu mübarek. Lafta tabi...
Mankenlik tekliflerine söyliycek lafım kalmıyor neredeyse, abla olmuş afedersin duba gibi, bütün bi aileyi boğulmaktan kurtarır ama zamanında ki o zaman ne zaman bilinmiyor mankenlik teklifleri gelmiş, adriana tıkamış tahminim önünü...
Benim hiç böyle bi yeteneğim, anım, şöhretin kıyısından dönmüşlüğüm yok, sadece bi kere lig tv kamerası çekmiş yanlışlıkla, o da sabriye söverken, sövmek diye spor dalı olsa kralı bendim ama bak kesin....
Neyse iyi sövüşler, sövmek güzeldir....
9 Şubat 2012 Perşembe
Hamama giren terler...
Bodoslama giricem bu sefer... Geçenlerde bi arkadaşım tutturdu hamama gidelim diye, kardeşim tamam gelenek, görenek, ananemiz, kültürümüz aman işte geçmişten gelen ne varsa yaşayalım yaşatalım da neden sen beni 25 tane erkeğin çıplak olmaktan keyif aldığı bi yere götürme niyetindesin...Yani çıplak dediysek yarı olarak...
Neyse kalktık gittik, peştamel filan, sakat da bi şey peştamel yani çap genişledikçe düşme şansı artıyor... Tabi sadece çapı geniş olan ben değilim en nihayetinde, ki belirtmeden geçemiycem son zamanlarda kilo da verdim yada ben öyle hissediyordum, size neyse bundan... Neyse giydik peştemalı girdik hamama çok da kalabalık değil şansa.. Kafamı kaldırdım bi baktım sauna var, ulan sittin senelik hamamdan ziyade o sauna daha bi can geldi gözüme dedim ki olm batının neyi varsa almışın kendi kendime, tabi alınmaması gerekenler dahil neyse... Benim arkadaş hemen tellağın yanına meyletti, abi bak samimi söylüyorum kurduğu cümle " abi ne gibi muameleleriniz var" adam muamele dedi ya çıplak onca adamın arasında, bıyıklı dayının bıyık burduğunu gördüm sanki bi an için, 2. cümle daha fena " abi ne muamele varsa hepsinden olsun" dedi, ben dedim sıçtık.... Pezevenk önden sen buyur dedi bana, dedim kaderden kaçılmaz, yattık tellağın önüne; kesesiydi masajıydı, derken ben kıvama geldim zaten adam da işin erbabı belli; sonlara yaklaştığımızı hissettiğim bi anda gözüme sabunun kaçmasıyla kendime geldim, olduğum yerden bi sıçrayışım vardı, dedim ki abi ne yapıyorsan Allah aşkına artık yapma, hamam ve göze sabun kaçmasıyla ilgili daha önceleri çok uyarıldık zira...
Daha sonra durulan çık, çıktım toprağı öpmeye meyil ettiğim bi anda hamamcı dayının arkamdan gelmesiyle irkildim, ters istikamete topuğa kalkıyordum ki abi havulunu unutmuşssun dedi, yüreğime su serpildi...
Neyse işte bu da böyle bi anımdı tadında oldu ama; olur öyle....
Neyse kalktık gittik, peştamel filan, sakat da bi şey peştamel yani çap genişledikçe düşme şansı artıyor... Tabi sadece çapı geniş olan ben değilim en nihayetinde, ki belirtmeden geçemiycem son zamanlarda kilo da verdim yada ben öyle hissediyordum, size neyse bundan... Neyse giydik peştemalı girdik hamama çok da kalabalık değil şansa.. Kafamı kaldırdım bi baktım sauna var, ulan sittin senelik hamamdan ziyade o sauna daha bi can geldi gözüme dedim ki olm batının neyi varsa almışın kendi kendime, tabi alınmaması gerekenler dahil neyse... Benim arkadaş hemen tellağın yanına meyletti, abi bak samimi söylüyorum kurduğu cümle " abi ne gibi muameleleriniz var" adam muamele dedi ya çıplak onca adamın arasında, bıyıklı dayının bıyık burduğunu gördüm sanki bi an için, 2. cümle daha fena " abi ne muamele varsa hepsinden olsun" dedi, ben dedim sıçtık.... Pezevenk önden sen buyur dedi bana, dedim kaderden kaçılmaz, yattık tellağın önüne; kesesiydi masajıydı, derken ben kıvama geldim zaten adam da işin erbabı belli; sonlara yaklaştığımızı hissettiğim bi anda gözüme sabunun kaçmasıyla kendime geldim, olduğum yerden bi sıçrayışım vardı, dedim ki abi ne yapıyorsan Allah aşkına artık yapma, hamam ve göze sabun kaçmasıyla ilgili daha önceleri çok uyarıldık zira...
Daha sonra durulan çık, çıktım toprağı öpmeye meyil ettiğim bi anda hamamcı dayının arkamdan gelmesiyle irkildim, ters istikamete topuğa kalkıyordum ki abi havulunu unutmuşssun dedi, yüreğime su serpildi...
Neyse işte bu da böyle bi anımdı tadında oldu ama; olur öyle....
Kaydol:
Yorumlar (Atom)