5 Şubat 2013 Salı
Biznıs vörld
Dostlar, Romalılar, en sevgili, en değerli kardeşlerim, abilerim ablalarım; şimdi bir kere bu az sayıda okuyucumdan biri olduğunuz için yaptığım yalakalıktı; yoksa belli bir kısmınızı hiç tanımıyorum, bazı kısımları tanımamazdan geliyorum ve bazı kısımlara da yavşakça bir abi, kardeş, dayı, hala, teyze muamelesi yapıyorum ki bunun nedenini henüz ben de anlayabilmiş değilim.
Yorgunum kardeşim, yorgun; hayat yordu beni diyen bilge adam tribine girecek değilim; biznıs(yani iş demek) dünyasına girdiğimden beri sistemin çarkları beni yordu valla. Hiç zannetmeyin ki çalışmaktan yoruldum, 7 ye çeyrek kala alarm kurmaktan yoruldum sadece, benim şimdi ne güzel 10 numara 55555 yıldız bi hayatım vardı; istediğim saatte kalkar kendi kendimin müdürü tadında takılırdım ki, daha önceki iş tecrübemi düşündüğüm zaman; işe 10 da giden, haftada 1 gün çalışan ya da hiç çalışmayan, işe kot pantolon t-shirt hatta bazen çıplak ilgilenen bir adamdım ki, işe gitmeyip evden çalışma lüksü güzel bi şeydir sanırım. İşimle ilgili çok da bi sıkıntı yok aslında her çaylağa davranıldığı gibi davranılıyorum; sen hele bi çekil yeğenim diyecekler utanmasalar ama yine de işin hakkını verme gibi bir gayretim var. Ama bazen insanı illallah ettiren bazı yönleri de yok değil aslında yaptığım işin; ki bazen çok deli coşabiliyorum; ağzımdan salyalar çıkarak küfür etme isteği peydah oluyor. "Kurumsal" öneki firmaya sadece görev tanımlarında belirsizlik katmaya yarıyor onu anladım. Şirkette ne iş yaptığını kendisinin bile bilmediğini tahmin ettiğim insanlar var ki en fenası onlar galiba. Çünkü bu kimseler belli bir işleri olmamakla beraber kendilerini herşeyden sorumlu tuttukları için her bokun içindeler afedersin. Her lafa dalıyorlar, çalışan adamın ofisine girip de oradaki insanları lafa tutup işinden alıkoyuyorlar. Yapsana bunu sıkıyorsa "özbizim ltd" de. Adama öyle hızlı vururlar ki kapıdan çıkmana gerek kalmaz yemin ediyorum. Kurumsal şirketlerde imza yetkisi diye bir şey var ve bu her kimdeyse ona öyle bi ilahi güç verdiğini zannediyor ki...
Kapıyı çaldım, gayet beyefendi en kibar halimle girebilir miyim diyorum; suratta bir hasiktir ne geldi yine tipini ittiğim ifadesiyle bana bakan bir çift göz, gel diyor, geliyorum; ben söz dinlerim yani, faturaların imzalanması gerekiyor ki zaten benim gibi yeni yetme biri tarafından imzalanması devleti kesmiyor illa sektörün önde gelenleri tarafından imzalanması isteniyor. Tam içeri girdiğim anda "Ya yine mi imza için geldin diyor" sanki imzalı fotoğraf istedim anasını satayım. Hayranıyım imzanın ondan geldim, müptela oldum imzana. "Tamam bırak şöyle" derse sıçtın. artık gün içinde ne ara paşa gönlü ister de imzalar, orasını Allah bilir yani. Bu imza meselesi çok kötü bir şey aslında; bir anda yeni yetme işe yeni girmiş; kurumsal kimliğe gönül bağıyla bağlanmış bir birey olan seni en sevilmeyen adam yapabilir, seni sevmeyen insanların da senin terfinde zammında sözü geçtiği için babalara gelebilirsin. Hayır yani üniversitede kapının altından filan atsan da olur ama bu koyduğum çarkının en pis özelliklerinden birisi de çalıştığın her yerde kameralar olması. BBG evi gibi anasını satayım, korkuyorum kameralardan, çocukluktan beri alışkın değiliz en fazla 5 kişilik bi kalabalığa pipimizi gösterme durumuydu dikkatle izlenmeye alışık olmamız.
Mülakatlar, görüşmeler filan böyle Nasa ya giriyormuşsun izlenimini de verse de her çalışan ilk hafta o fotokopi makinasının başında gözüne far tutulmuş tavşan gibi kalacak bundan eminim. Neyse şimdilik bu kadar olsun, en derin sevgi, saygı ve artık elbetteki yalakalıklarımla.
Not: Velev ki müdürlerimden imza yetkili şahıslardan biri okur diye not düşeyim dedim; konunun sizinle hiç bir alakası yok yeminle, valla bak; işimi seviyorum, lütfen beni kovacaksanız bile güvenlik yoluyla kovmayın, ben zaten geldiğim gibi dönünce eve dönmüş olurum, yalakalıklar, saygılar....
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder