26 Eylül 2012 Çarşamba
Taksim Etsene Evladım Pastayı...
Uzun bi aradan sonra geri dönmenin en zor yanı tezahürat edecek bir kitleye sahip olamamak galiba benim için; kimse de demiyor ki arkadaş yok mu bu blogun sahibi filan diye, neyse çok da sallamamışsınız zaten yokluğumu anladığım kadarıyla....
Başlıktan da anlaşılmadığı üzere konu Taksim, insanlığın en büyük çilesi midir bilemem ama benim İstanbul adına en büyük çilemdir Taksim... Cumartesi akşamı 4 ve fazlası grupların aklına ilk gelen mekan Taksim olduğu için, yumaklar halinde dolaşan insanlar mekanı olarak Taksim dikkat çekiyor maalesef. Sevmiyorsan gitme lan ağuna goduğum dediğinizi duyar gibiyim. Bak yine gaza geldim durduk yere sanki çok okuyan varmış gibi...Zaten severek gittiğim bi yer değil kardeşlerim, Romalılar güzel insanlar. Mecburiyetin dozu duruma göre değişiyor tabi, kız arkadaşı olan, eğlenme anlayışı bana yakın adamlar için işkence tadında bi yer taksim, gelgelelim; gelgelelim ne demek lan sanki al ver yapıyoruz futbolda, neyse bak yine dağıldım ayaküstü... Heh Taksim, bak şimdi abi Küçük Beyoğlu diye bir yer var, hani böyle içkinin su gibi aktığı, çılgın partilerin olduğu bir mekan olarak lanse edilse de aslında o kadar da çılgın partilere ev sahipliği yapmıyor, daha ziyade çılgın kalabalıklara ev sahipliği yapıyor, adam sokakta içiyor, ki gayet normal Taksim burası, Sin City nin yandan yemişi; ama içki içmekle kalmıyor bana filan da içiriyor götveren, üstüne bira dökülen mi ararsın, şarap lekesi çıkar mı diye soranı mı ararsın, beyler pogo yapsak da 2 bir ellesek mi diyen ararsın, yani sonuç olarak Küçük Beyoğlu hakikaten küçük... İbneler ev tutacakları zaman 1+1 evde benim içim daralır, daha ferah olsun 2+1, 90 m2 den aşağısı kurtarmaz diyen tipler, Beyoğlu sanki babalarının malıymış gibi insan üstüne insan koyulan yerlerde öyle eğleniyorlar ki, bi de Küçük Beyoğlu candır görsen para alıyorlar üste zannedersin...
Mekanların önünde kuyruklar oluşuyor, sanki içerisi boş da anasını satayım bayağı da adam var kapının önünde, kamyonla adam yığmış zannedersin biri, kavgaya gitsen o kadar destekçi bulamazsın vesaire vesaire... Kavga çıkaran mı ararsın, kavga arayan mı ararsın, kafayı bulup eski sevgilisini arayan mı ararsın, kafayı bulup seni eski sevgilisi sanan mı ararsın var da var... En çok marjinallere hastayım da inşallah onlar da bana hasta değillerdir; gey, lezbiyen, biseksüel gruplarının marjinal olma çabaları en çok Taksim de ortaya çıkar ki çok fenadır çok...
Gecenin 4-5 i de iyi adam saati değildir Taksim de eğer eğlenceniz(ki kalabalıktan eğlenebilseydiniz) o saatlerde bittiyse durum çok fena, millet artık küpü geçip fabrikasıyla içtiği için, adamlar önümüze gelene bin tekme tadında, adam dönercinin elinden döner bıçağını alıp meydanda Usain Bolt a rakip olacak düzeyde koşuyor, ama ne koşmak, adama koşarken kask attılar, adam yıkılmayan adam tadında elinde döner bıçağıyla koşuyor, sonra önümden yıldırım hızıyla elinde döner bıçağı olmadan ters yöne koştu, adam hakikaten efsaneydi...
Neyse siz siz olun Taksim hakkında söylenen; abi çok eğlendik öyle böyle eğlenmedik denen Taksim gecelerine inanmayın, zira Taksim de çok eğlence yoktur, çılgın kalabalıklar vardır....
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder